Nurcihan Körpe

Nurcihan Körpe


TÜKENMEDEN

12 Temmuz 2021 - 12:58

TÜKENMEDEN
Merhaba,
Zamanın hızla değişmesiyle insanlarımız her şeyi daha hızlı tüketmeye başladı. Bizde bu tüketim toplumlarının arasında yer almaktayız. Bununla birlikte ne kadar çok ve ne kadar çabuk tüketilirse o kadar çok mutlu olunacağı algısı var. Yani tüketim hızı mutlulukla doğru orantılıdır (!).
Şimdilerde sıkılınan “şey” ler hızlıca değiştirilebilir, hep ‘daha’ ilerisi istenir oldu. Daha iyi bir ev, daha iyi bir araba, daha çok kıyafet (daha iyi (!) markalar) ve bu tüketime insanlarında dahil olmasıyla birlikte daha iyi bir (kaç) sevgili/eş…
İnsanların duygularını çabucak tüketmesi yine bu hızlı yaşama gayesinden kaynaklanmakta. Daha fazlasını istedikçe doyumsuzluk artıyor diyebilir miyiz? Neden demeyelim?  Meraklı varlıklarız ve bu merakı bir an önce doyurmak isteriz. Her merakı anında doyurmak her defasında olumlu olmuyor ne yazık ki. Çünkü bu tüketilen ‘şey’ler aslında kendi içimizde daha doyumsuz bir varlık olma yolunda ilerlediğimizi gösteriyor. İd ve süperego arasındaki dengeyi koruyamayan egomuz zedeleniyor.
Biraz eskileri hatırlayalım mı? Birbirini seven iki genç çiftin mektuplaşmalarını… mektup gönderilecek, üstüne bir de cevap gelmesi beklenecek. 1 hafta sürer mi dersiniz bir mektubu bekleme süresi? O bir hafta nasıl merakla geçerdi kim bilir? Karşısındakini merak etmek, hobileri, fobileri, sınırları, kızgınlıkları, mutluluklarını… Onu merakla beklemek de aşka dahil mi? Tabi ki de dahil. Çünkü merak zihni canlı tutar. Merak arttıkça kişinin zihnindeki imgesiyle daha da meşgul olunur bu da “hep seni düşünüyorum” a kadar gider.
Bir de şimdiye gelelim. Ben bu zamana “mavi tikli aşklar” diyorum. Bir taraf diğer tarafın mesajına 1 saat boyunca cevap vermez ve mavi tik olmazsa hemen trip gelir.  Mavi tiki kapalıysa eyvah, daha flört aşamasında kötü bir algı oluşuyor. Sosyal medyadaki arkadaş sayısı kaç? Arkadaşı çoksa ohooo çok mu işiniz var?
Teknoloji de tüketim hızını arttıran bir etmen olarak karşımıza çıkıyor şimdilerde. İhtiyacınız neyse anında doyurmanıza olanak sağlıyor. Mutfak alışverişi yapmak istiyorsanız tek tıkla bütün ihtiyaçlarınız kapınızda. Peki hiç istediğiniz meyvenin çürüğü geldi mi? Eminim birkaç kişinin başına gelmiştir.  Teknoloji sayesinde bulunmayan bir şey kalmadı. Aklınıza gelebilecek her şey bir tık kadar uzağınızda iyisiyle kötüsüyle.
Bu tüketim çılgınlığı bizden neler götürüyor? Bir kere manevi anlam yüklemeyi götürdüğü kesin. Çünkü istenilen şeyi elde etmek için gösterilen çaba minimum düzeyde. Bunun sonucu da savurganlığı ortaya çıkarıyor. Yani örneğin sevilen bir şeye zarar geldiğini düşünelim. Bunu tamir etmek yerine “amaaaann ne olacak yenisini alırız” deyip hemen gözden çıkarılabiliyor. İkili ilişkilerde de ne yazık ki durum bundan farklı değil. Alternatiflerin artmasıyla ilişki süreleri gittikçe kısalmaya başladı. Daha diğerini tanı(ya)madan taraflar birbirinden sıkılıyor. Tabi durum bunun tam tersi de olabilir. Zamanı ve duyguları canlı tutabilme, saygıyı elden bırakmamak koşuluyla. Birbirini hiç görmeden başlayan ilişkiler bu durumda evliliğe dahi gidebilir.
Peki neler yapmalıyız?
Sosyal medyayı bu yolda bize ışık gösteren bir yol gösterici olarak kullanmakta fayda var. Hayattaki her şeyi görerek, bilerek, seçerek yapmak, o “şey”e anlam yüklemek hislerimizi canlı tutacaktır. Kişiler birbirleriyle karşılıklı iletişimi arttırmalı, beraber vakit geçirmeli ve birbirlerini tanımaya çabalamak için özen göstermeliler. Her şey için olduğu gibi birini tanıyabilmek için de zamana ihtiyaç vardır. Bu zamanı etkili, olumlu ve saygılı bir şekilde değerlendirmek ilişkiyi güçlü tutacak unsurlar arasındadır. Karşınızdakini dinliyor gibi gözükmekten ziyade gerçekten dinleyin, olduğu gibi kabul edin, onu düşündüğünüzü belli edin, maddi boyutu esas almadan küçük sürprizler yapmanız hem duygularınızı canlı tutacak hem de ilişkinize dinamik bir yapı katacaktır.
Sağlıkla kalın…
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum